Merhaba! Türkçenin ''e''leri önemli. Özellikle kapalı olanları çok açık söylememek gerekiyor veya açık olanları çok kapatmamak gerekiyor. Kapalıdan açıktan kastımı söyleyeyim kısaca. Kapalı dediğimde biraz daha önde bir ''e''den söz ediyorum mesela ''kedi''deki gibi, kedi veya açık dediğimde biraz daha artda, ark, ard damakta oluşan bir ''e'' den söz edebiliyoruz. Açık ''e''yi şöyle gösteriyoruz. Kapalı ''e''yi ise şöyle gösteriyoruz. Açık ''e'' ve kapalı ''e''. Türkçede genellikle iki ''e''den söz ediyoruz. Her ne kadar çalışmalarda bundan daha fazla ''e''nin olduğunu görsek de bir sözcüğün içinde ikiden fazla ''e''yi aynı anda ispatlayamadığımız için iki ''e''yi kabul etmek zorundayız. Dolayısı ile açık ''e'' ve kapalı ''e'' olarak iki ''e'' ile ''e''lerimizi anlatmak zorundayız. Diğer dillerde biraz farklı özellike İngilizcede birden fazla ''e'' var yani ikiden fazla ''e'' var. Daha açık ''e''ler, ''ea'' gibi ''ae'' gibi biraz Türkçeye uymayan ''e''ler var. Ama bizde bunun bir kuralı var yani ''e''lerin açılmasının bir kuralı var. Onu göreceğiz kısaca sözcükler üzerinde. Sözcüklere bakalım hep beraber. Ekmek, eldiven, elem, entelektüel, bedel, bekleşmek, beklenmek, kerpeten, kertenkele, leylek, hedef ve yelken. Farkındaysanız her ''e''yi aynı şekilde seslendirmiyorum. Yani mesela ''ekmeğe'' bakalım, ekmek. Ekmek. ''E''lerinde bir farklılık var mı? Ek-mek. Bakın ikisi de önde ve ikisi de kapalı. Hemen kapalı olarak yazıyorum. Ekmek, ekmek. ''Eldiven''e bakalım. Her ne kadar ''eeldiven'' diye açan olsa da doğrusunun ''eldiven'' olduğunu unutmamamız gerekiyor. Eldiven ''Eldiven''deki ''e''ler aynı mı sizce? El-di-ven Bakın ''ven'' derken bir açış var. Yani ilk ''e'' kapalı, ikinci ''e'' açık ''entelektüel''e geldik. Çoğunlukla yanlış da yazılır. Yazılış olarak da özellikle dikkatinizi çekmek isterim.''entelektüel'' yani çift ''l'' ile değil, entellektüel değil, entelektüel. Burada nasıl yapabiliriz ''e''leri? Entelektüel, entelektüel. Bakın ''entelektüeli'' desem biraz kapatmış oluyorum sanki fazla kapatmış oluyorum. ''e''de biraz açık var. Yani son ''e''de biraz açıklık var. ''Entelektüel'' Onu da yazayım, en-te- lek-tü hafif bir açılış var, açış var, entelektüel. ''Bedel''. Aynı mı söylüyorum? Aynı söylesem şöyle yapmış olurdum: Bedel, bedel. O yüzden ikinciyi biraz açık söylüyorum yani bedel. Bedel. ''Bekleşmek''. Sizce ''bekleşmek''te bir farklılık varmı ''e''lerde? Bek-leş-mek. Bakın üçü de benzer yerlerden çıkıyor. Yani üçü de kapalı. ''Bekleşmek''e benzer bir sözcük eklemiştim. Burada biraz farklılık var farkındaysanız. ''Bekleşmek'' beklenmek, beklenmek. Bakın ikinci ''e'' de bir açış var. Bek-len-mek. Tekrar kapanıyor. ''Kerpeten''e bakalım. Ker-pe -ten Ker-pe -ten Farkındaysanız ilk ''e'' açık. İkincide kapanıyor, üçüncüde tekrar açılıyor. Bolca ''e''li bir sözcük, ''kertenkele''. Ne diyorsunuz? Ker- ten-ke-le. Nazikleşiyoruz sözcüğün sonuna doğru. İki ''e'' açık. Ker-ten-ke -le. Kertenkele. ''Leylek'' Ley-lek. İkisi de kapalı. Burada ünsüzlerde söz edeceğim ama bir konudan daha söz etmek istiyorum kısaca. Buradaki ''y''den söz etmek istiyorum. Buradaki ''y'', şöyle yapayım ''y'' sesi ünsüz diye geçiyor Türkçede. Ama tam ünsüz değil yarı ünsüz. O yüzden de buradaki ''y''yi fazla bastırmıyoruz. Leyyy-lek demiyoruz. Leylek. Farkındaysanız buradaki ''y'' sesi bir ''i'' sesi gibi çıkıyor. Yani söylerken lei -lek gbi çıkıyor. Bunu üzerine sonraki derslerde mutlaka duracağız. Konu gelmişken kısaca söz edeyim istedim. ''Hedef''e bakalım şimdi tekrar değiştirelim. Şimdi ''hedef''e bakalım. He -def ikisi de kapalı. Evet. ''Yelken''de bir değişiklik var mı? Yel -ken Bakın ''yelken'' demiyorum. Eğer kapalı söylüyorsam ''e''lerimde bir sıkıntı varsa ''yelken'' diyebilirim. Öyle söyleyen var mıdır Türkçede? Vardır mutlaka. Yel ve ken. Şimdi bütün bu açık ''e''lere kapalı ''e''lere bir sırayla bakalım isterseniz. Yani bazılarında kapalı, bazılarında açık. Mesela ilkinde ikisi de kapalı. Tamam, sorun yok. İkincide bir değişiklik var. Bakın açık, bakın açık, bakın açık burada hiç açık yok, hepsi kapalı. Burada ikinci hece açık. ''Kerpeten''de ilk hece ve üçüncü hece açık. ''Kertenkele''de de ilk iki hece açık sonrakiler kapalı. ''Leylek''te kapalı. ''Hedef''te kapalı ''e''ler, ''yelken''de ise açıyor. Yel ve ken. Konuşmada büyük bir sıkıntıdır ''ee''leri kapatmak da açmak da. Her ne kadar ''kendi kendine'' demememiz gerekiyorsa da ''ben'', ''sen'' de demememiz gerekiyor. Yani kapatmak da açmak kadar büyük bir sorun. Özellikle şunu referans alıyoruz. Açık ''e''lerde ve kapalı ''e''lerde. Üç sözcüğümüz var meşhur. Birbirine bağlı. Konservatuarlarda öğretilir. ''keçi, ''kedi'', ve ''kendi''. Yani ''kendi'' sözcüğü özellikle referans bir sözcük ve mutlaka ''keçi'' ve ''kedi'' gibi sesletilmesi gerekiyor. Bu arada hemen ''e''lerin neden açtığını bir şöyle bir bakalım isterseniz. Neden açıyor? Müsadenizle şuraları bir temizleyeyim. Bir fikriniz var mı? Hangi hecelerde açık? Evet, farkettiğiniz gibi belli sesler yani belli ünsüzler ''e''nin sonuna geldiği zaman ki buna istisna çok, istisna sözcük çok mesela ''kendi'' gibi biraz önce söylediğim veya ''pencere'' gibi veya ''tencere'' gibi veya ''benzin'' gibi istisna sözcükler varsa da farkındaysanız ''n'' ondan önce gelen ''e''yi açıyor. Bir ''n''yi açan ünsüzler kategorisine sokabiliriz yani. Başka ne var? Bakın, ''l'' var farkettiyseniz. ''Yelken''de ve ''bedel''de açtığı gibi, ''entelektüel''de açtığı gibi. Demek ki ''l''yi de ''e''yi açanlar sesinin, ünsüzünün arasına koyabiliyoruz. Başka ne var? Belirgin bir ''r'' var. Bakın, hece sonlarındaki ''r''lerde mutlaka ve mutlaka, istisnalar dışında tabi, mutlaka ''e''ler açılıyor. ''r'', bir de bunların dışında bir ''m''yi de koyabiliriz. Her ne kadar az görünse de. Mesela ''çember''deki gibi bakın. Çem-ber ikisinde de açık. Evet. ''m'', ''n'', ''r'' ve ''l'' gördüğümüzde, istisnalar dışında demek ki ''e''yi açtığını düşüneceğiz. Hele ki sözcük tek heceli ise mutlaka ve mutlaka açık oluyor. ''Dem'' dışında tabi burada. ''Dem''i istisna alacağız. ''Hem''i istisna olarak kullanabiliriz. ''Ben'', ''sen'', ''yel'' ''ter'' derken bakın, farkındaysanız hep ''e''leri açıyorum. Bunun dışında benim saptadağım ve başka kaynaklarda pek rastlayamadığım, kendi etkili konuşma kitabımda da yer verdiğim olumsuz eklerinde yani mesela ''göremez'' dediğimde ''göremez'' dediğimde de ''e''nin hafifçe açıldığını görebiliyoruz, buradaki ''e''nin hafifçe açıldığını göremiyoruz. Göre-mez veya ''pekmez''deki mesela, pek-mez. Birkaç sözcükte de olsa ''z''yi de bu açanların arasına koyabiliriz demek ki. Bütün kuralda ''z''yi düşünmesek de belli sözcüklerde ''z''nin açtığı görülüyor. Ama ''m'', ''n'', ''r'', ''l'' ve ''z'' ünsüzü dışında Türkçede hiçbir sözcükte ''e''lerin açılması mümkün değil. Demek ki sesimizi, nefesimizi çözdükten sonra, fonetik olarak, ses bilim olarak mutlaka ''e''leri de öğrenmemiz gerekiyor. Dünyanın bütün dillerinde sesbilim çok önemli, özellikle Türkçede de önemli. Bu arada ''e''lerden söz ederken örneklerin üzerinde durduk ama ben ''elem'' sözcüğünü atlamışım. ''Elem'' sözcüğü biraz sevimsiz ve kötü bir sözcük you belki de ister istemez oradan böyle bir geçiş yapmışım. ''Elem''in gördüğünüz gibi ''e''si de açık. E-lem. İkinci ''e'' açık bakın. Bunu da yapmış olayım. Demek ki ''e''lere dikkat edeceğiz ve belli yerlerde açılan ''e''leri tespit edeceğiz önce bu kurallara göre, sonra onları kapatmaya çalışacağız. Bunun için de bol bol uygulama yapmamız gerekiyor. Metin okumamız gerekiyor. Bütün bu konuşmanın içeriği konuşmanın içindeki konular, hepsi bir döngü yani sesimiz, nefesimiz vurgumuz, tonlamamız ve bunun için de tabii ki vazgeçilmez, olmazsa olmaz olan fonetik. Fonetiğin ''a''ları üzerinde de duracağız sonraki derste ve başka ünsüzler hakkında da bir takım bilgiler vereceğiz. O yüzden fonetiği ayrıntılı öğrenmekte fayda var.